12 Aralık 2010 Pazar

Evet sevgili okurlar uzun bir aradan sonra hepinize merhaba.. Uzun zaman oldu yazamadık elimizde olmayan sebeplerden dolayı,bunun için sizden özür diliyor ve ayların hasretini gidermek için geri döndüğümüzü belirtmek istiyorum... UZun bir sınav maratonunu iyi-kötü atlatmış bulunuyoruz ve bundan sonra hep sizlerleyiz dostlarım... Kısa bir aradan sonra tekrar sizlerleyiz..

yenilenen kadromuza katılmaya ne dersiniz peki?? bize ulaşın dostlarım...

bizi okuyun ve bize yazın...

13 Ekim 2010 Çarşamba


değerli dostlarım bugün bir yazı yazacaktım ancak gelen bir mesaj ile zaten benim yazacaklarımın bana gönderildiğini gördüm dostlarım...

lafı fazla uzatmaya gerek yok Mirror of the Ç.A.L'ın yazısı sizlerle umarım keyif alırsınız!


Sevgili okurlar,uzun bir aradan sonra yazılarıma devam etme kararı aldığımı ve bundan sonraki süreçler içerisinde birlikte olacağımızı belirtmekten zevk duyarım...
Okulumuzdaki değişikliklerden hepiniz haberdarsınız öyle değil mi? Zaten Başmuhabir de en çok rahatsız olduğumuz konulara başarılı bir üslupla değinmeyi ihmal etmemiş fakat benim de yansıtacağım bir kaç konu var bunların yanında...

Tarih==> 8 Ekim 2010 Yağmurlu bir cuma günü... Okulumuzda son dersin içindeyken yapılan bir duyuruyla herkese törenin sınıflarda olacağının duyurusunu yapan nöbetçi arkadaşların bitkin halleri gözümüzden kaçmıyor...Ders sonu geliyor,sınıflarda söylenen İstiklal Marşı'nın ardından herkes okulu boşaltmaya başlıyor fakat o da ne? Çıkış kapısında bizi yeni müdürümüz M.N.B ve Cuma günü törenlerinde bizleri uğurlamasına(!) alışık olmadığımız S.T'yi görüyoruz...İşe bakın ki; her ikisinin suratında da tebessümden eser yok..Öğrenci avı desem? Böyle bir şeyi Cuma günü'nün çıkışında yapmaları gayet mantıksız geliyor.. O zaman S.T'nin ne işi var çıkışta mı diyeceksiniz? Sanırım M.N.B yola getirme yöntemlerinden birini kullanmış olmalı artık bizi uğurlayan(!) bir müdürün yanı sıra bir de Müdür baş muavinimiz var...








Ben şu bağacıklı ayakkabı giyme yasağı konusunu henüz yeni öğrendim fakat böyle bir durum karşısında yapılacak şey gayet mantıklı ve açık;Başmuhabirin de dediği gibi herkes(böyle saçma kurallara boyun eğecek kadar saf olmayanlar) bağcıklarını bu tür bir uygulamayı(!) çıkaran yetkili kişilerin kapısına bırakmalıdır...





F.K'nın ise keyfi yerinde gözüküyor,bu aralar esprileriyle gönüllerde taht kuran F.K'nın son bomba esprisi ise şöyle: Geometri dersinde tebeşir olmadığını farkeden bir hocamız sınıftan bir öğrenciyi çizim yapacağı tebeşiri istemesi için F.K'ya yollar. Bu sırada balıklarıyla derin bir manevi ilişki içerisinde bulunan F.K sanırım kendini o an için Cem Yılmaz gibi hisseder ve: arkadaşımız "Hocam öğretmenimiz tahtaya şekil çizmek için tebeşir istiyor" deyince, Nükteyi patlatan F.K" Sadece çizecekse alsın,yazacaksa almasın" diyor ve kendi kendine de "hahaha" gibi bir kahkaha efekti veriyor...
Alınan son bilgilere göre bu espri Dünya Kamuoyu'nda büyük yankı uyandırdı... Bazı gazetelerin başlığında "Yılın esprisi","En komik adam","Yazma,ÇİZ" gibi başlıklar atılırken,İngiltere basınında ise "Most funny man" olarak dikkatleri üzerine topladı..Burdan selamlarımızı gönderiyor,balıklarına uzun ömürler diliyoruz..


Bu arada okul idaresi tarafından bizleri bastırma çabaları sadece 3 hafta sürdü,bu 3 hafta içerisinde bu kuralın sürekliliğinden bahseden birçok arkadaşımız vardı fakat durum hiç de öyle olmadı...Eğer öyleyse bile bunu hava durumlarına bağlıyor ve bizleri bastırma yöntemlerinin her ne şekilde olursa olsun sonuçsuz kalacağını belirterek artık bu tür muamelelere son vermelerini rica ediyoruz...
Şimdilik yansıtacaklarım bu kadar değerli dostlar bizleri okumaya devam edin...


Mirror of the Ç.A.L muhabir



evet değerli dostlarım gündem değerlendirmesi yaparsak bir kez daha Mirror of the Ç.A.L. muhabir gayet güzel konulara değinmiş..

burdan tüm idareci çipi taşıyan insanlara kolaylıklar diliyorum... bu arada idareci çipi demişken sevgili müdür yardımcımız S.K. artık daha iyi bir insan değil mi? sanırım idareci çipi onun üzerinde artık daha az etki gösteriyor... efendim emin olun böyle daha çok saygı görüyor ve seviliyorsunuz..!


bize yazın , bizi okuyun ve bizi bilmeyen arkadaşlara söyleyin değerli dostlarım...

koyun olmadığımızı kendini çoban sananlara söylemenin vakti geldi! birlik olarak her şeyi çözeceğimize inanıyorum...

okumaya devam edin...

6 Ekim 2010 Çarşamba

merhaba dostlarım merhaba merhaba!


uzun bir aradan sonra tekrar sizlerle olmak ne kadar mutlu ediyor beni bilemezsiniz...
tatilimi biraz uzun tuttum affola! daha doğrusu bir internet kafeye gidip yazı yazmaya üşendim ondan.. ama yeniden buradayız!





gündeme girişiyorum direkt müsadenizle değerli dostlarım..

bildiğiniz gibi sevgili müdürümüz rotasyon adı verilen saçma bir sebep yüzünden okulumuzdan gitmiştir.. yeni gelen müdürümüze başarılar diler kolay gelsin dileklerimizi sunarız..

bunun yanı sıra her daldan bir çok öğretmenimizin tayini çıkmıştır.. bazı hocalarımızda rahatsızlıklarından dolayı bu dönemi kapatmış bulunmaktalar.. ama üzülmeyin S.T. hala okulda !




efendim yeni müdürümüz okula çok çabuk uyum sağladı değil mi? S.T. ile birlikte 3 hafta boyunca her sabah bizi okul bahçesine dikip kıyafet saç sakal kontrolü yaptılar! üstelik bununla yetinmeyen S.T. bu kontrollerin ardından kantine girip ava devam etti! peki dostlarım biz av olmaya mahkum muyuz? bu 15.yüzyıl(!)dan kalma aydınlanmamış saçmalıklara katlanmak zorunda mıyız? cevabı zaten biliyorsunuz o yüzden fazla söze ne gerek var... umarım yeni gelen diğer öğretmenlerimiz bu düzene uymaz ve öğrencilerin haklarını ararken önlerinde durmazlar..








efendim yeni müdürümüzün koymaya çalıştığı ve adına kural dediği klasik söylemleri duydunuz mu?


efendim kızların saçları bağlı olacak erkeklerin saçları kısa olacak gömlekler vs derken yepyeni bir şey daha var!




bağcıklı ayakkabı yasak!!! efendim tek düze öğrenci mantığıyla bizi yönetmeye çalışmanın son ürünü! şu anda uygulamaya geçmedi ancak bu kuralları dile getirmeye yorulmuyor müdürümüz!


acaba blogumuzu okuyacak mı? efendim eğer bu tarz bir uygulamaya girişilirse bir tavsiyem var, herkes ayakkabı bağlarını söksün ve kantine merdivenlere sınıflara ve hatta cesur olanlarımız S.T. F.K. S.K. ve müdürün odalarının kapılarına assınlar!


bari buna karışmayın yahu!
sayın F.K. nasılsınız? özlediniz mi bizi? balıklarınız nasıllar inşallah? bu seneye sakin bir giriş yaptınız.. rahatsızlıgınız filan yok değil mi? aman siz iyi olun...



efendim okulumuza yeni gelen arkadaşlarımıza blogun reklamını yapmayı siz değerli okurlarımıza bırakıyor ve buradan tüm muhabirlere sesleniyorum ! yazılarınız bize ulaşsın ey dostlarım!

bizi okuyun, bize yazın...

21 Haziran 2010 Pazartesi






Değerli okuyucularımız uzun süredir yazılarımıza ara vermek zorunda kaldık. Affınıza sığınarak gazetemiz biraz erken tatile girdi. 2009-2010 okul dönemi sona ermiş bulunmakta. Herkese iyi tatiller diler LYS'ye girecek arkadaşlara başarılar dileriz! Muhabirler

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Gençler!


Merhabalar! Baş muhabirimiz bir süreliğine tatile çıktı, ancak ''demir bilek'' sizi habersiz bırakmayacak!


Bugün gündemimizde 11 Mayıs Çarşamba günü yapılan 'Atatürk ve Gençlik' sempozyumu var.

Öncelikle tüm katılımcıları tebrik etmek istiyorum. Muhabirlerimden aldığım bilgiye göre içeriği oldukça hoş bir sempozyum olmuş.


Şöyle bir bakıldığında, gerçekten de ince noktalara değinilmiş ve 'gençliğin ülkeyi ilerletmek için yapması gerekenler' gibi uzun ve ayrıntılı bir konuyu gayet güzel bir şekilde özetlenmiş.


Ne kadar güzel!


Pekala, burada okulumuzla ilgili haksızlıkları eleştiriyoruz ama bu dar alandaki düşüncelerimizi, haksızlıklıklara karşı duruşumuzu bana kalırsa gittikçe büyütmeli ve yarınlarımızı düşünür halde devam ettirmeliyiz.


Yanılıyor muyum?


Ata'mızdan emanet ülkemiz, cesurca değinildiği gibi, Gençliğe Hitabe'de bulunan uyarılarla birebir karşı karşıya.

Bence bu durum ince ve sık bir şekilde irdelenmeli

ve gençliğin kuvveti, bileği yarınları şekillendirmeli.



Umarım sizi biraz düşündürebilmişimdir.



Görüşmek üzere sevgili Ç.A.L. sankinleri!!



muhabiriniz ''demir bilek''





27 Nisan 2010 Salı


merhabalar değerli okurlar!
en sevdiğimiz(!) idarecimiz 2 gündür okulda değil! evet evet S.T. yok! bizden duymuş olmayın ama annesi rahatsızlanmış... efendim büyük geçmiş olsun dileklerimizi iletmeden kendimizi alamıyoruz...
ancak bu S.T.ye olan eleştirilerimizi yöneltmeyeceğimiz anlamına gelmiyor tabiki...
ortak sınavların olduğu hafta içerisinde bir arkadaşımız okulda -diğer bir çok erkek öğrenci gibi- siyah kravatla gelmiş... S.T. ve F.K.'nin radarına yakalanan arkadaşımız hemen bir lacivert kravat bulur ve kurtulur bu durumdan.. ancak diğer herkesin siyah kravatla olmasından dolayı kendi kravatını geri takar... ortak sınavlarda öğrenci avlamayı hobi edinen S.T. bu durumda görür arkadaşımızı ve hemen yanında oturan siyah kravatlı diğer arkadaşının yanından kravatını alır... ödünç olarak alınan mavi kravatta ortalıkta olmadığı için kravatsız kalan değerli öğrencimiz bir sonraki sınavada kravatsız girme gafletine düşer ve S.T.'nin ikinci kez avı olur.. ne diyelim kendi kaşınmış !
2 (iki) ders boyunca ziyaretçi odasında kapalı kalan bu arkadaşımıza diğer arkadaşlarının mavi kravat almasına rağmen dışarıdan izin verilmemiş bir mahkum gibi orada kalması istenmiştir. bu durumu farkeden değerli müdürümüz azad eder arkadaşımızı...
veli toplantısında bu arkadaşımızı kötülemekten kendini alamayan S.T. bir türlü hızını alamamıştır.
okulumuzun yarı kapalı cezaevi olduğu apaçık ortadır! ziyaretçi odasında -ki ziyaretçiler dışında herkesin kullandığı yer olarak bilinir- hücre cezalarına benzer cezalar uygulanmaktadır....
bir süredir okulda bulunmayan S.T.'nin dönüşü muhteşem olacak gibi! özgürlüğü kullanabildiğiniz kadar kullanın! ön merdivenlerde özgürlük!
bize yazın ve bizi takip edin! yeni fikirlerinizle daha eğlenceli adımlar atmayı planlıyoruz!

26 Nisan 2010 Pazartesi

ortak sınavlarımız sona ermiş durumda!


buradan herkesin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum!



efendim gelelim gündemimize...

değerli S.T. sadece öğrencilere değil her önüne gelene eziyet etmekte usta olmuş durumda...

okul görevlileri,kantin çalışanları,öğrenciler hepsi kendisinin kölesiymiş gibi davranmakta üstüne yok..

değerli S.T. kantinden çay istiyor sonra bekletiyor içmiyor ve bu soğuk diye tazelenmesi emrini vermekten kendini alamıyor, bazen odasına simit getirttiriyor ve simitlerin soğuk olduğunu iddia ediyor beğenmiyor insanları azarlıyor... efendim çok istiyorsanız biraz ilerde pastane var ordan istediğiniz gibi alın ve kendinize bir köle tutunda sizin çayınızı o taşısın... kimse sizin keyfi emirlerinize uymak zorunda değil!

bu sıralar konu bulamıyoruz pek... yazılarınızı bekliyoruz... yakında yeni süprizlerimiz olacak! bize yazın, bizi takip edin!